-
1 bardaktan boşanırcasına yağmak
rain cats and dogs -
2 bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
to rain cats and dogs, to rain buckets, to bucket (down), to teemİngilizce Sözlük Türkçe > bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
-
3 лить как из ведра
bardaktan boşanırcasına yağmak -
4 rain cats and dogs
bardaktan bosanircasina yagmak -
5 rain cats and dogs
bardaktan boşanırcasına yağmak* * *(to rain very hard.) bardaktan boşanırcasına yağmak -
6 teem
v. dolu olmak, bol olmak, kaynamak, meyve vermek, yavrulamak, hamile olmak, dökmek, boşaltmak, dökülmek, boşalmak, bardaktan boşanırcasına yağmak* * *kayna* * *[ti:m]1) ((with with) to be full of: The pond was teeming with fish.) dolu olmak2) (to rain heavily: The rain was teeming down.) bardaktan boşanırcasına yağmak -
7 lash
n. kirpik, kamçı ucu, kamçı darbesi, kırbaçlama, çarpma, azarlama————————v. kırbaçlamak, ip ile bağlamak, kamçılamak, çarpmak, azarlamak, kışkırtmak, bardaktan boşanırcasına yağmak, bağlamak* * *1. kamçıla (v.) 2. kamçı (n.)* * *[læʃ] 1. noun1) (an eyelash: She looked at him through her thick lashes.) kirpik2) (a stroke with a whip etc: The sailor was given twenty lashes as a punishment.) kamçı darbesi3) (a thin piece of rope or cord, especially of a whip: a whip with a long, thin lash.) kamçı ipi2. verb1) (to strike with a lash: He lashed the horse with his whip.) kamçılamak2) (to fasten with a rope or cord: All the equipment had to be lashed to the deck of the ship.) iple sıkıca bağlamak3) (to make a sudden or restless movement (with) (a tail): The tiger crouched in the tall grass, its tail lashing from side to side.) şiddetle çarpmak/vurmak4) ((of rain) to come down very heavily.) şiddetle yağmak•- lash out -
8 pelt
n. post, posteki, deri (hayvan), atma, fırlatma, taşa tutma, şiddetli yağma, hız————————v. taş atmak, taşlamak, taşa tutmak, yağdırmak, atmak, fırlatmak, dövmek, dayak atmak, bardaktan boşanırcasına yağmak, aralıksız vurmak* * *1. taşla (v.) 2. taşa tutma (n.)* * *[pelt]1) (to throw (things) at: The children pelted each other with snowballs.) atmak,... yağmuruna tutmak2) (to run very fast: He pelted down the road.) hızla koşmak3) ((of rain; sometimes also of hailstones) to fall very heavily: You can't leave now - it's pelting (down).) yağmak• -
9 come down in sheets
v. sağanak yağmak, bardaktan boşanırcasına yağmak -
10 come down in sheets
v. sağanak yağmak, bardaktan boşanırcasına yağmak -
11 Strom
Strom <-(e) s, Ströme> [ʃtro:m] min Strömen gießen/regnen bardaktan boşanırcasına yağmak/yağmur yağmak;der Wein floss in Strömen şarap su gibi aktı [o akardı], su gibi şarap içildi;gegen den \Strom schwimmen ( fig) akıntıya kürek çekmek;mit dem \Strom schwimmen ( fig) suyuna gitmek2) elek akım, cereyan, elektrik;der \Strom ist ausgefallen elektrik [o cereyan] kesildi3) (Menschen\Strom) akın -
12 bucket
kova; tulumba pistonu; su dolabi gözü; kepçe,(down ile) sakir sakir yagmur yagmak, bardaktan bosanircasina yagmak -
13 ведро
-
14 beat down
yere sermek, bastırmak, vurmak (güneş vb.), düşürmek, fiyat kırmak, bardaktan boşanırcasına yağmak* * *indir* * *1) ((of the sun) to give out great heat: The sun's rays beat down on us.) kavurmak, tepesine vurmak2) (to (force to) lower a price by bargaining: We beat the price down; We beat him down to a good price.) fiyat kırmak/indirmek -
15 bucket
n. kova, tulumba pistonu————————v. kovayla taşımak, dörtnala koşturmak, bardaktan boşanırcasına yağmak* * *1. kova 2. kova ile çek (v.) 3. kova (n.)* * *(a container for holding water, milk etc: We carried water in buckets to the burning house.) kova -
16 lash down
v. bardaktan boşanırcasına yağmak, ip ile bağlamak, bağlamak -
17 rain in torrents
v. bardaktan boşanırcasına yağmak -
18 lash down
v. bardaktan boşanırcasına yağmak, ip ile bağlamak, bağlamak -
19 rain in torrents
v. bardaktan boşanırcasına yağmak -
20 strömen
- 1
- 2
См. также в других словарях:
bardaktan boşanırcasına yağmak — yağmur çok şiddetli yağmak Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bardak — is., ğı 1) Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum. F. R. Atay 2) sf. Bu kabın alacağı miktarda olan Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler. R. N. Güntekin 3) Boduç,… … Çağatay Osmanlı Sözlük